"Her yıl 365 gündür; şubatın 29 çektiği bir yıla rastlamazsak, iki yıl 730 eder. Birden gülümsüyorum. 730 günle 731 arasında ne fark var? Hayır, aynı şey değil fazladan birgün. 24'er saatlik 730 gün çok daha uzun. Kaç saat eder hepsi acaba? Kafamsa bunu hesaplayabilirmiyim? Nasıl yapmalı imkansız gibi geliyor.Yok canım, neden hesaplanmasın. Evet, yapılabilir bu hesap. Bir bakalım. Yüz gün, iki bin dört yüz saat eder. Yediyle çarptın mı, gayet kolay, on altı bin sekiz yüz saat ediyor ve yirmi dört saatlik otuz gün artıyor ki o da yediyüz yirmi saat. Toplam on altı bin sekizyüz, artı yedi yüz yirmi..."



Bir, iki, üç, dört, beş, dönüş.
Bir, iki, üç, dört, beş, dönüş:
"Yürüyorum, durmak yorulmak bilmeden, hırsla yürüyorum, genellikle gevşek olan bacaklarım bugün gergin. Başıma gelenlerden sonra, sanki birşey ezmek ister gibiyim. Ayaklarımla neyi ezebilirim ki? Altımda betondan başka şey yok. Hayır, böyle yürümekle pek çok şeyi ezebiliyorum. Yönetime hoş görünmek için bu kadar alçalabilen doktorun ödlekliğini eziyorum. Başka bir sınıfın acı ve sıkıntılarına kayıtsız kalan bir sınıf insanın kayıtsızlığını eziyorum...
Kim bilir daha neler eziyorum ayaklarımın altında? Ama bütün bu olup bitenlerden sonra herhalde eskisi gibi yürümüyor, her adımda bir şeyler çiğniyorum. Bir, iki, üç, dört, beş... Ve saatler... ağır ağır akıp geçerken, yorgunluk sessiz isyanımı bastırıyor."

Comments (2)

On 25 Kasım 2009 04:21 , seyrekzamanlar dedi ki...

arkadaşımın 7 benim 2 yılımı alan kitap. kesinlikle başkadır !

 
On 26 Eylül 2012 02:44 , Adsız dedi ki...

türk milleti kitap okumayı sevmiyormuş, sen al bu kitabı 54 liraya sat. parasını da telif hakkı meselesi sebebi ile fransız yayın evine gönder, e kopyasını yasakla , sokayım adaletinize.

 
Computer Blogs - Blog Catalog Blog Directory BlogKüme'yi destekliyorum