İnsan sevdiği için sever, aşık olmanın hiçbir gerekçesi yoktur.



Seni seviyorum, çünkü bütün evren sana ulaşmam için iş birliği yaptı.



Dünya gerçeklerine oldukları gibi değilde
olmalarını istediğim gibi bakıyorum.



Düşümü gerçekleştirmekten korkuyorum, çünkü o zaman yaşamak için hiçbir sebebim olmayacak.



Haindir develer en küçük bir yorgunluk belirtisi göstermeden binlerce fersah yol alırlar. Ve sonra birden diz üstü çöküp ölürler. Oysa atlar yavaş yavaş yorulurlar. Sen onlardan ne isteyebileceğini ve ne zaman öleceklerini bilirsin.



Kötülük, insan ağzından giren şeyde değildir. Kötülük ordan çıkandadır.



Her gün yaşamak ya da ölmek içindir.



Gözümüzün önünde büyük hazineler olduğu zaman asla göremeyiz onları.
Peki, neden bilir misin?
Çünkü insanlar hazinelere inanmazlar.



En karanlık an, şafak sökmeden önceki andır.



Hayat yaşamak olduğumuz andan ibarettir.



Bütün dünyayı kucaklayamayacak kadar küçük biri olduğum için, sahip olduğum az bir şeyi her zaman korumaya çalışırım.



Bir şeyi gerçekleştirmek istersen onu gerçekleştirmen için bütün evren işbirliği yapar.



Biraz şikayet edecek olursam, bu yalnızca benim bir insan yüreği olmamdandır ve insanların yürekleri böyle olur. Ulaşılmaya layık olmadıklarını ya da ulaşamayacaklarını sandıkları için en büyük düşlerini gerçekleştirmekten korkarlar. Dirilmemek üzere sona ermiş aşklar, olağanüstü olabilecek ama olmayan anlar, keşfedilmesi gereken, ama sonsuza kadar kumların altında kalan hazineler, daha aklımıza gelir gelmez bizler, yürekler hemen ölürüz. Çünkü böyle bir durumla karşılaşınca ölümcül acılar çekeriz.




Gözler Ruhun Gücünü Gösterir.




Sevdiğimiz zaman olduğumuzdan daha iyi olmak isteriz her zaman...



Bulduğun şey saf maddeden yapılmışsa
hiçbir zaman çürümeyecektir.



Belki de Tanrı, çölü, insanlar hurma ağaçlarını görünce sevinsin diye yarattı.



Bir şeye önem vermek başlangıçtan başka bir şey değildir.




MUTLULUĞUN GİZİ
Bir tüccar Mutluluğun Gizi'ni öğrenmesi için oğlunu insanların en bilgesinin yanına yollamış. Delikanlı bir çölde kırk gün yürüdükten sonra, sonunda bir tepenin üzerinde bulunan güzel bir şatoya varmış. Söz konusu bilge burada yaşıyormuş.
Bir ermişle karşılaşmayı bekleyen bizim kahraman, girdiği salonda hummalı bir manzarayla karşılaşmış: Tüccarlar girip çıkıyor, insanlar bir köşede sohbet ediyor, bir orkestra tatlı ezgiler çalıyormuş; dünyanın dört bir yanından gelmiş lezzetli yiyeceklerle dolu bir masa da varmış. Bilge sarayda bu insanlarla konuşuyormuş ve bizim delikanlı kendi sırasının gelmesi için iki saat beklemek zorunda kalmış.
Delikanlının ziyaret nedenini açıklamasını dikkatle dinlemiş bilge, ama Mutluluğun Gizi'ni açıklayacak zamanı olmadığını söylemiş ona. Gidip sarayda dolaşmasını kendisini iki saat sonra görmeye gelmesini salık vermiş. "Ama, sizden bir ricada bulanacağım", diye eklemiş, delikanlının eline bir kaşık verip sonra bu kaşığa iki damla sıvıyağ koymuş. "Sarayı dolaşırken bu kaşığı elinizde tutacak ve yağı dökmeyeceksiniz." Delikanlı sarayın merdivenlerini inip-çıkmaya başlamış, gözünü kaşıktan ayırmıyormuş. İki saat sonra bilgenin huzuruna çıkmış. "Güzel, demiş bilge, peki yemek salonumda ki acem halılarını gördünüz mü? Bahçıvan Başı'nın yaratmak için on yıl çalıştığı bahçeyi gördünüz mü? Kütüphanedeki güzel parşömenleri fark ettiniz mi? Utanan delikanlı hiçbir şey görmediğini itiraf etmek zorunda kalmış. Çünkü bilgenin kendisine verdiği iki damla yağı dökmemeye çabalamış, başka bir şeye dikkat edememiş. "Öyleyse git, evrenimin harikalarını tanı", demiş ona bilge, "oturduğu evi tanımadan bir insana güvenemezsin." İçi rahatlayan delikanlı kaşığı alıp sarayı gezmeye çıkmış. Bu kez, duvarlara asılmış, tavanları süsleyen sanat yapıtlarına dikkat ediyormuş. Bahçeleri, çevredeki dağları, çiçeklerin güzelliğini, bulundukları yerlere yakışan sanat yapıtlarının zarafetini görmüş. Bilgenin yanına dönünce gördüklerini bütün ayrıntılarıyla anlatmış. "Peki sana emanet ettiğim iki damla yağ nerede?" diye sormuş bilge. Kaşığa bakan delikanlı, iki damla yağın dökülmüş olduğunu görmüş. "Peki", demiş bunun üzerine bilgeler bilgesi, "sana verebileceğim tek bir öğüt var:
Mutluluğun Gizi dünyanın bütün harikalarını görmektir, ama kaşıktaki iki damla yağı unutmadan.



İnsanlar resimlerin ve sözcüklerin büyüsüne kapılıp sonunda Evrenin Dilini unutur.



Öyle zamanlar vardır ki, insan hayat ırmağının akış yönünü değiştiremez.

Comments (2)

On 6 Ağustos 2009 11:57 , Benay dedi ki...

kitap okumayı sevmemde bu kitabın etkisi o kadar büyük ki.. ne zaman beni etkileyen bir kitaptan bahsetmem gerekse ilk aklıma gelen simyacı..

"...Neden bu kadar gelecekle ilgilendiğini sormuştu kahin.'Bir şeyler yapabilmek için.' dedi.'Ve olmasını istemediğim şeyleri tersine çevirebilmek için'.Kahin 'O zaman bu senin geleceğin olmaz ki.' diye yanıtladı..."

 
On 6 Ağustos 2009 13:46 , Gülden dedi ki...

kitabın döngüsü beni de çok etkilemişti. hatta bi ara kızdım nie o kızı bırakıp gitti sanki diye.Ama şu cümleler her şeyi anlatıyor...nasıl atlamışım.
bu cümleleri eklediğin için teşekkür ederim yoksa inan eksik bi tanıtım olacaktı.

 
Computer Blogs - Blog Catalog Blog Directory BlogKüme'yi destekliyorum