Kendi alevlerinde yanmaya hazır olmalısın; önce kül olmadan kendini nasıl yenileyebilirsin?




Yaşadığımız şeyleri biz icat ederiz. Dolayısıyla icat ettiğimiz şeyi yok edebiliriz.




Anlamak affetmek demektir...





Hepimiz bazen birileriyle o kadar yakınlaşırız ki dostluğumuzu ya da kardeşliğimizi hiçbir şey engellemiyoruş gibi görünür; bizi ayıran küçücük bir köprü vardır o kadar... Ama tam sen bu köprüye adım atacakken sana şu soruyu sorsam: "Bu köprüyü geçip bana gelir misin?" İşte o anda artık bunu istemeyiverirsin, sorumu tekrarlarsam öylece suskun kalırsın. O andan itibaren aramızda dağlar ve azgın nehirler girer, bizi ayıran ve birbirimize yabancılaştıran duvarlar bitiverir önümüzde ve bir araya gelmek istesekte artık yapamayız. O küçücük köprüyü düşündüğünde, sözcüklere sığmayacak kadar büyüyüverir gözünde; yutkunur ve şaşar kalırsın.




Mezar taşları ne işitir ne de görür bir şeyi. Yine de hıçkırır hafiften 'unutma beni unutma beni'.


Ben varken ölüm yok
Ölüm varken ben yokum



GERÇEĞİN NE KADARINA DAYANABİLİRSİN?



Ölümün son iyiliği bir daha hiç ölmeyecek olmak!



Evliliğini kurtarmanın tek yolu; onu bitirebilme gücüne sahip olmaktır.



Beni öldürmeyen şey beni güçlendirir.



Derinlere in, sonunda sevdiğinin o olmadığını göreceksin:
Sen bu sevginin içinde yarattığı duyguları seviyorsun!
Sen arzuyu seviyorsun, arzu edilen şeyi değil!


Kendi kurallarına uymayan insanlar başkaları tarafıdan yönetilmeye mahkumdur.

Comments (0)

Computer Blogs - Blog Catalog Blog Directory BlogKüme'yi destekliyorum