SEVGİ VERMEKTE BİR İHTİYAÇTIR...
Ruhunu dinlendirmek istediğinde (artık bu arkadaşının mutfağı mı olur, ormanda bir kulube mi olur) gideceği yeri...
Kendimi karşılaştırmak için başkalarının en iyi yaptığını değil
Yaşam bir senfoniyse eğer... Önce bir giriş vardır. Bu girişle senfoniye can veren çalgılar, ince bir motifin eşliğinde kendilerini tanıtmaya başlarlar, birer ikişer. Kimi kalın sesli tumturaklıdır; kimi yumuşacıktır huzur verir. Kimisi de neşelidir, çılgındır, binbir çıngıraktan oluşmuş çocuksu iniş çıkışlarla süsler digerlerinin sürüp giden seslerini. Tıpkı bir ailenin bireyleri; annesi babası çocukları gibi.
Sonra gelişme bölümü başlar. Geri planda ilk duydugumuz bu süreçte kah alçak kah yüksek perdeden kendini belirginleştirir. Senfoninin ana teması bu...
Derken tempo hızlanır, fırtınalar kopar, çalgılar bir digeriyle çatışır. Tıpkı ailenin içindeki çatışmalar gibi... Bildik motif bile hırçınlaşmıştır.
Son bölümdeyse, bunca fırtınadan sonra giderek bir kabullenme, bir huzur bir arınma gelişir. Çalgılar birbiriyle daha yumuşak tonlar da konuşuyorlardır bu kez...
Ve... Bu müzik şöleni, bölümler boyu kah yalvarırcasına, kah sesini bazılarını sustururcasına, kah teselli ve sevgi verircesine senfoniyi ve tüm çalgıları birarada tutan o bağlayıcı motifin yorgun ama mutlu ezgileriyle, zaferini ilan edercesine muhteşem bir finale ulaşır.
Bizlerse tüm bu savaşın, farkında olmasak da, kendi yaşamımızda bir şeyler bularak dinlediğimizden, bağışlayıcı motifin senfoniyle sona eren ezgileri hayat yolundaki bir savaşçının diğerlerini anladığını belirtircesine alkışlarımızla selamlarız.
Yaşam bir senfoniyse eğer, tüm bu iniş çıkışları aşmasını sağlayan bağışlayıcı motif de... bağışlayabilmektir.
Bir fikir ekersen, bir davranış biçimi biçersin;
Bir davranış biçimi ekersen, bir alışkanlık biçersin;
Bir alışkanlık ekersen, bir kişilik biçersin;
Bir kişilik ekersen bir hayat biçimi biçersin.
İyi alışkanlıklar bizleri zirvelere taşırken, kötü alışkanlıklar insanı yerlerde süründürür.
ZEKA TÜRLERİ:
1.GÖRSEL ZEKA: Düşündüklerini gözlerinin önünde canlandırabilirler, gördükleri yerleri kolayca anımsarlar, şekilleri, makineleri severler. Mimar, mühendis, mucitler bu grupta yer alır.
2.FİZİKSEL ZEKA: Hareketlerinde esneklik ve uyum vardır. Jimnastik ve dansta başarılıdırlar. Vucut dilini güzel kullanırlar, hareketlidirler. Atletler, dansçılar, aktörler bu gruba dahil.
3. MÜZİK ZEKASI OLANLAR: Duydukları bir melodiyi kolaylıkla anımsarlar. Sürekli kendi kendilerine şarkı mırıldanır ya da ıslık çalarlar. Müzik dinlemekten bıkmazlar. Müzisyen, besteci, diskjokey, orkestra şefi müzik zekası olanlardır.
4. SÖZEL ZEKA: Sözcükleri severler, dil öğrenme yetenekleri vardır. Kitap okumayı, yazı yazmayı, konuşmayı severler. Öğretmenler, gazeteciler, yazarlar, çevirmenler ve avukatlar bu gruptandır.
5. MATEMATİKSEL ZEKA: Mantıkları güçlüdür. Rakamlarla oynamaya bayılırlar. Olayları sorgular, sık sık soru sorarlar. Bilim adamları, mühendisler, bilgisayar mühendisleri, hesap uzmanları bu zeka grubuna dahildir.
6. İÇSEL ZEKA: Kendine dönük analiz yaparlar. Kendilerini ve düşüncelerini tahlil ederler. Önsezileri güçlüdür, rüyalara önem verirler. Grup çalışmalarını sevmezler. Araştırmacı, filozof, teorisyendirler.
7. SOSYAL ZEKA: İnsanlarla çok kolay ilişki kurarlar. Kendilerini başkalarının yerine koyup onların duygu ve düşüncelerini anlayabilirler. İyi yönetici olurlar. Arkadaşları çoktur. İş adamları, politikacılar, dernek yöneticileri, bu gruba dahildir.
8. DOĞAL ZEKA: Bu kişiler doğada çok rahattırlar. Hayvanları severler, bitkileri tanırlar, doğadaki değişikliklerin farkındadırlar. Kamp kurmayı, yürüyüş yapmayı, dağlara tırmanmayı severler.
Olaya, bir de karşısındakinin bakış açısıyla bakabilmek...
Dur, bir de karşımdakini dinleyeyim diyebilmek...
İşte dünya barışına giden yol.
YAŞAMIN SONBAHARINDA
"Tanrım, yaşamımın bu döneminde bana yardımcı ol. Ve beni aşırı gevezelikten, her konuda her zaman kendi fikirlerini beyan etme yanılgısından koru.
Sürekli başkalarının davranışları hakkında fikir yürüterek, onların yaşamını yönlendirme çabasından uzak tut.
Dostlarımın sağlık sorunlarını dinleme sabrını ver ama bu arada giderek artan kendi ağrı, sızılarımdan uzun uzun söz etmenin dayanılmaz cazibesine karşı koyma gücünü de bağışla.
Arada sırada da olsa, benim de yanılabileceğimi bana unutturma.
TANRIM, olabildiğince sevimli bir insan olarak kalmamı sağla. Bir azize olmak arzusunda değilim (bir azizeyle yaşamak ne güçtür.) ama aksi bir ihtiyar olmayı kim ister.
Alıngan değil, düşünceli; her işe burnunu sokan değil, yardımcı; bağımsız ama beni düşünerek yapılmış jestleri de zerafetle kabul edebilecek bir insan olmama yardımcı ol.
Diğerlerinden daha uzun yıllar yaşadım diye benden gençolanlardan daha bilgili, daha akıllı olduğum kanısına kapılmaktan koru.
Son yıllarda gerçekten bazı değişikliklerden hoşlanmıyorsam suskun kalmama yardımcı ol. Çünkü Tanrı biliyor ya, son günlerimde hiç olmazsa bir iki dostum kalsın istiyorum.
Comments (1)
"ÖĞRENDİM" adlı yazıyı çok sevdiğim için blogumda paylaştım. Sakınca duyarsanız silebilirim, teşekkür ederim.