Biz her şeyi aynada muamma olarak görüyoruz. Bazen aynanın içine bakabilir ve diğer tarafta neler olduğunu bir parça keşfedebiliriz. Aynayı bütünüyle parlatırsak daha çok şey görebiliriz. Ancak o zaman da kendimizi tanımaz oluruz.





Palyaçolara bakmak eğlencelidir. Çünkü çok çirkindirler. Aynanın karşısında maskelerini çıkardıkları vakit gayet güzel olurlar. İşte bu yüzden palyaçolar sirkte kendi vagonlarına girip kapıyı arkadan kapadıklarında çok üzgün ve mutsuz olurlar.




Eğer bir şey çizecek olsam ve çizeceğim şeyin canlılığını verebilseydim, bir tek çizgi çizemezdim. Bütün renklere ve hırslı kalemlere karşı kendilerini savunamayacak bir şeye hiçbir zaman can vermeye cesaret edemezdim.




Şimdi her şeyi aynada
Bir muamma olarak görüyoruz.
Ama o zaman;
Yüz yüze geleceğiz
Şimdi bilgim sınırlıdır,
Ama o zaman
Bildiğim gibi
Tam bileceğim


Mutluluk bir kelebektir
Yere yakın kanat çırpar
Oysa kader bir kuştur
Büyük, kuvvetli ve kara kanatlarıyla
Aşağıda, güneş ışığında yeşile uzanmış
Hayatın üstüne çıkarır bizi
Yükseklerde uçar kaderin kuşu
Nöbet tutar acının melekleri
Ölüm yataklarının üstünde



Egenin tanınmamış kıyısında durmuyorum artık
Ama dalgalar kıyıya vurmaya devam ediyor
Ve taşlar bir oraya bir buraya sürüklenerek
Sonsuza dek sürecek
Bir yer değiştirme içindeler.




Acı bir şey karşısında ağlarız. Ama bir şey güzel olduğu zaman da gözlerimiz dolar. Bir şey komik veya çirkinse güleriz. Belki de güzel bir şey karşısında gözlerimizin dolmasının nedeni, onun sadece rol olduğunu bilmemizdir.




Comments (0)

Computer Blogs - Blog Catalog Blog Directory BlogKüme'yi destekliyorum